3 Ağustos 2016 Çarşamba

Hoşgeldin Meleğim

Gözleri gözlerimdeydi sanki yıllardır tanıyormuşuz gibi baktık birbirimize. İliklerimde hissediyordum onun bana ait, benim bir parçam olduğunu.
- "Evet o benim kızım" dedim kendi kendime.
Sosyal hizmetler görevlisi
- "Eminseniz işlemleri başlatayım" dedi.
Emin olmak ne demekti? O benimdi. Yıllardır özlemle beklediğim az gözyaşı dökmediğim, evladım olmadığı için kendimi yarım olarak gördüğüm, beni tamamlayacak olan yavrumdu.
-  "Hiç bir şeyden emin olmadığım kadar eminim. O benim kızım hemen başlatın işlemleri" dedim.
İşlemleri hızlandırdık, prosedür işlerini hallettikten bir gün sonra, bir umutla girdiğimiz o kapıdan içeriye bu kez heyecanlı ve mutlu giriyorduk. Ellerimde ki poşetlerde kızımıza ve orada bir aile sahibi olmayı bekleyen bebeklere aldığımız hediyeler vardı. Hemen üst katta ki danışman odasına çıktık. Kızım beni bekliyordu gözlerimde ki heyecan artık mutluluk gözyaşlarına bırakmıştı yerini.  Durduramıyordum kendimi, görevlinin kucağından aldım kızımı ve ona aldığım kıyafetleri giydirdim. Üzerinde ki beyaz elbise, sarı saçlarında ki saç bandı ve mavi gözleri ile tıpkı bir melek gibiydi.  Yanımızda getirdiğimiz diğer hediyeleri de teslim ettim orada ki görevlilere çok mutlu oldular ve kızımızla yeni hayatımızda mutluluk dilediler, sonrasında çıktık oradan.  Arabamızda kızımız için araba koltuğuna kadar her şeyimiz hazırdı.  Koltuğuna yatırıp kemerini bağladım ve yanına oturdum. Eve gidene kadar gözlerim gözlerinde, ellerimle minik ellerini tutuyordum. Eve geldiğimizde kapıda ki süse gözüm ilişti. Hoş geldin kızım yazıyordu. Biz eve gelene kadar ailemiz evimizi parti varmış gibi süslemişlerdi. Çok şaşırmış ama bir o kadar da mutlu olmuştum. Evet benim doğumumda gerçekleşmişti. Ben bebeğimi karnımda değil kalbimde taşımıştım ve bu doğum süreci daha sancılı geçmişti benim için.Yıllardır bekliyordum bu doğumu ve yavrumu kucağıma alacağım günü. Ben bebeğimi kalbimde büyütmüştüm ve belki de en güzel doğum biçimiydi benimkisi. Annemler, kayınvalidemler, kardeşlerimiz ve kuzenlerimiz bizim kadar heyecanlıydı. Kızımızı kucağımızda görünce herkesin gözleri ışıldadı
- "aman Allah'ım bu ne güzel bir kız böyle" dedi herkes. "Adı gibi bir Melek" dediler.
Yaşlılar nazar duası okuyor, gençlerse kucağına almak için yarışıyorlardı birbirleriyle. Anneme takıldı gözlerim. Ağlıyordu benim canım annem, kızının anne olduğunu görmüş ve anneliğin bana çok yakıştığını söyleyerek ağlıyordu. Sarıldım ona sıkıca,
- "Anne gördün mü bende anne oldum" dedim.
- "Biliyordum yavrum senin bir gün anne olacağını ve o kocaman sevgi dolu yüreğinde bir bebeği  büyüteceğini biliyordum" dedi.
Annem beni en iyi tanıyan kadın. Ne kadar dile getiremesem de anne olamamanın verdiği acıyı o benim gözlerimden okurdu herşeyi. Belki de en çok o mutlu olmuştu. Benim mutluluğum onun mutluluğuydu her zaman. Hep bir kız torun istemişti kardeşimin erkek çocukları vardı. Yeğenlerimi de çok severdi ama benim kızımın artık onda ki yeri bir başkaydı bunu biliyordum. Babacım benim güçlü çınarım titriyordu heyecandan, sıkıca ona da sarıldım.
- "Hadi bakalım dede oldun" dedim. Saçlarımı koklayarak öptü.
- "Oldum kızım çok şükür ben dede sende anne oldun benim güzel kızım" dedi.
Kayınvalidemler çocuğumun olmadığını öğrendiklerinde biraz bozulsalar da eşimin kararlı duruşu karşısında bana tek bir laf bile edemediler. Biliyorlardı eşimin bensiz yaşayamayacağını. Oğullarının mutluluğu için torun özlemlerini yüreklerine gömmüş bir şey dememişlerdi. Şimdi onlarda çok mutluydu işin güzel tarafı kızımızın gözlerinin ve teninin rengi gerçekten kocama benziyordu. Saçları ve burnu da bana benziyordu. Gerçekten Yaradan bizim için özenle yaratmıştı yavrumuzu ikimizden bir parça taşıyordu. Daha önce yeğenlerime de baktığım için çocuk bakmak konusunda tecrübem vardı. Ama kendi kızım gelince kendimi sanki sudan çıkmış bir balık gibi çaresiz hissediyordum. Bir yanım korkuyordu ister istemez farkında olmadan incitir miyim kızımı diye. Akşam olmuş ve ailelerimiz gitmişti. Eşim, ben ve kızımız benim çekirdek ailem yalnızdık. Kızıma banyo yaptırdık, aldığımız bebek yağları ile ona masaj yaptık. Huzurla uyuyordu beşiğinde bense ağlıyordum halen mutluluktan.
- "Şükürler olsun Allah'ım bana bu günleri gösterdiğin için" diye dualar ediyordum. Bir yandan da bir anne bebeğini hele ki böyle güzel bir bebeği nasıl terk ederdi diye düşünüyordum. Düşüncelerimin yerini şükürler aldı. Meleğimin biyolojik annesi onu bırakmamış olsaydı ben nasıl kavuşurdum yavruma. Bir kadının çaresizliği, başka bir kadına derman olmuştu. Dualarımın ardı arkası kesilmiyordu hem kendi ailem için hemde yuvada gördüğüm aile bekleyen çocuklar için dualar ediyordum. Eşim geldi yanıma beni ağlarken görünce;
- "Ne oldu hayatım, neden ağlıyorsun? " dedi.
- "Mutluluktan" dedim ve boynuna sarıldım, "seni çok seviyorum, teşekkür ederim" dedim.
Benim çocuğum olmamasına rağmen beni terk etmemiş, aldatmamış bir günden bir güne yüzüme vurmamıştı. Onca tüp bebek tedavisinde senin acı çekmeni istemiyorum daha fazla diyerek reddetmiş ama benim ısrarlarım dolayısıyla kabul etmişti. Biliyordum hiç bir zaman çocuğumuz olmasa da yine de yüzüme vurmazdı. Kendi çocuğumuz olmadığını tamamen kabullendiğim de bana;
- "Bizim bir evlada özlemimiz var değil mi hayatım? " dedi.
Evet dercesine gözlerim dolu bir şekilde onayladım onu.
- "Bak dedi illa bizim kanımızdan, canımızdan mı olması gerek? Biliyorum ki sevgi dolu bir yüreğin var ve sen hiç tanımadığın birinin çocuğuna annelik yapabilirsin" dediğinde önce anlamamıştım ne dediğini. "Çocuk yuvalarında annesi ve babası olmasını bekleyen binlerce çocuk var. Onlardan biri neden bizim çocuğumuz olmasın" dediğinde gözlerimde ki yaşlara daha fazla hakim olamadım ve sarıldım boynuna;
- "Seni seviyorum" dedim "seni çok seviyorum". O da bana;
- " Senin beni sevdiğinden daha fazla seviyorum seni" dedi. Doğruydu benim sevgimden daha fazlaydı bana olan sevgisi. Çocuğum olmadığını öğrendiğimde boşanmayı teklif etmiştim ve bana sıkıca sarılmış;
- "Saçmalama! sen demek, ben demek. Sen gidersen ben ölürüm beni yaşatmak istiyorsan bu yolda benimle yürümeye mecbursun hanımefendi" dedi.
Çok seviyordum eşimi ve iyi ki onu çıkarmıştı Yaradan karşıma. Yoksa ben bunca sıkıntıya nasıl katlanabilirdim onun sevgisi olmadan. Beşikten gelen ses ile ikimizde kafamızı kızımıza çevirdik.
-"Gördün mü? kıskandı kızım beni" dedi. Güldüm
- "Doğrudur, kızlar babalarına aşık olurlar" dedim. Gözyaşlarımı sildi ve göz kapaklarımdan öptü,
- "Artık geçmişte kaldı gözyaşları ve seni bir daha ağlarken görmek istemiyorum" dedi. Kalkıp beşikten kızımızı aldı. Ve hemen beni şikayet etmeye başladı.
- " Gördün mü babacım? Çok sulu göz bir annen var işimiz var böyle giderse, ne yapacağız bu annenin gözyaşlarını? Vidaları gevşemiş sanırım" dedi ve güldü.
Karşımda aşık olduğum adam ve kızım vardı. Evet artık biz bir aileydik. Benimde rüyalarımda gördüğüm ve hiç bir zaman gerçek olamayacağını düşündüğüm ailem, bir tablo gibi karşımdaydı.



Çevreden duyduğum gerçek evlat edinme hikayelerinden esinlenerek yazmış olduğum bir hikayedir. Her çocuğun bir Anneye, her kadının bir evlada sahip olması dileğiyle.
Sevgilerimle Kıymet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı