14 Şubat 2017 Salı

Siyah İncilerin Işığı MEHRESU







"Cehennem, insan yüreğinde sevginin bittiği yerdir" demiş Dostoyevski
Sevginin olmadığı yerler karanlıktır, cehennemdir.
Sevgisiz yüreklerin cehenneme çevirdiği yerler vardır.
Bu yerlerden biri de "Afrika'dır"
Ten renginin farklı ve gelişmişliğin az olduğu bu topraklar,
yüzyıllarca farklı ırklar tarafından eziyet görmüştür.
Beyaz insan kötüdür algısını oluşturmuştur onların beyinlerinde...
Fakat bu ön yargıyı yıkmaya çalışan insanlar var yıllardır. 
Bir gün biri kalkıp gidiyor güneşin kavurduğu topraklara,
güneşten değil doğuştan gelen siyah tenlerin beyaz yüreklerini sevgi ile aydınlatıyor...
Beyaz ve kötü olan bazı ırkların, zenci, siyahi diye ayırdıkları bu insanlara her beyazın kötü olmadığını anlatıyor, yüreğinde ki sevgi ile kucaklıyor onları...
Siyah incilerin yoluna ışık oluyor.
Onlar için yüreğinin de verdiği güzellik ile bir şeyler yapmaya çalışıyor.
Henüz doğmamış kızının onlara bir faydası dokunması için Afrika'da onun adı ile bir fidan dikiyor. Büyüdüğünde gölgesinde ferahlasın çocuklar, meyvesinden yiyebilsinler istiyor.
Amacı işini yapmak değil.
Ondan da ötesi...
Amacı siyah incilerinin gözlerinin içini biraz olsun güldürmek.
Onların gülen gözlerinde kendini görmek...
Yeri geliyor gülen çocukları fotoğraflıyor, ışıl ışıl gözleri siyah incilerin,
yeri geliyor orada ki insanların nasıl yaşadığını gözler önüne seriyor.
Bir akşam üzeri paylaştığı bir fotoğraf ile tanıdım "Mehresu" yu...
Bu ismi ilk kez duyanlarınız olabilir benim gibi...

Mehresu'nun anlamı; ayın karanlık yüzü, demekmiş.

Afrika'nın karanlık yüzünü aydınlatan bir ışık olmaya adamış kendini...
Bir mum misali eriyip tükense de etrafını aydınlatmaktan vazgeçmiyor.
Çoğumuzun hiç bilmediği,
gitmeye çekindiği topraklara ve orada ki siyah incilere adamış kendini...
Sevgi paylaşıldıkça büyür değil mi?
Yüreğinde ki sevgiyi paylaşıyor koşulsuzca, sınırsızca...
Sıkıca sarılıyor siyah incilerine, beyaz adam kötüdür demiyor onu tanıyanlar.
İyi beyaz adamlarda var diyorlar.
Sofralarına davet ediyorlar, az olan rızklarını onunla paylaşıyorlar,
çaylarından ikram ediyorlar yanına sohbetlerini de katarak...
Ne güzel değil mi sevilmek?
"Mehresu" hiç bilmediğimiz topraklarda yüzlerce insan tarafından çok seviliyor.
Herkese nasip olmaz böyle bir sevgi...
Bu yazımı özellikle 14 Şubat Sevgililer Gününde yayınlamak istedim.
Sevgi sadece kadın ve erkek arasında olmaz.
Sevgi evrenseldir.
Sevgi beş harften ibaret olmayan, içinde derin anlamları gizleyen bir kelimedir.
Herkes sevilebilir ama böylesine farklı, güzel sevilemez.
Siyah incileri Mehresu Ağabeylerini çok seviyorlar.
Tabi o da onları çok seviyor.
Çikolata çocuklarım, siyah incilerim diyor onlara...
Siyah incilerin ve daha nice sana ihtiyaç duyan incilerin yolunu aydınlatman dileğiyle,
yolun hep iyi insanlara çıksın.

Denizli'den, Afrika'ya  Sevgilerimle
Kıymet

İlişkilerde olmazsa olmaz "4 S Kuralı"


Sevgi neydi?

Sevgi; sen, ben değil "biz" olabilmekti.

30 yılı aşkın evliliklere bakıldığında çoğunluk sabrın eseridir.

Biz yeni neslin evliliklerinin kısa sürmesinin nedeni belki de "4 S Kuralını" evliliklerde uygulayamadığımızdandır.

Her ilişki de özellikle evliliklerde "4 S Kuralı" olmazsa olmaz.

4 S Kuralı Nedir biliyor musunuz?

"Sevgi, Saygı, Sabır, Sadakat"tir.

4 S Kuralı varsa bir evliliğin uzun sürmemesi mümkün değildir.

Allah yüreğimizin dilinden anlayan insanları çıkarsın hepimizin karşısına inşallah 🙏


❤ Sevgililer gününüz kutlu olsun ❤


❤ Sevgililerimle❤
❤ Kıymet ❤

1 Şubat 2017 Çarşamba

İşaret Dili İle Nasıl Tanıştım?



Bu yazımda sizlere İşaret Dili ile nasıl tanıştığımı anlatacağım. İşaret dilinde seni seviyorum anlamını biliyordum sadece, onu da nerede nasıl görüp de öğrendiğimi şuan hatırlamıyorum. Halk Eğitim Merkezinde Tıbbi Sekreterlik kursundan çıktım otobüse bindim ve otobüste 3-4 işitme engelli çocuğun birbirleri ile şakalaşmalarını gideceğim yol boyunca izledim. O kadar çok hoşuma gitmişti ki çok sevimli görünüyorlardı, bir yandan da acaba ne konuşuyorlar diye merak ediyordum. İnmek için yerimden kalktım ve o sırada çocuklara gülümsedim, işaret diliyle sizi seviyorum dedim. Çocuklar bir anda heyecanlandılar,otobüsün camına yapıştılar. Ben otobüsün dışında onlarsa içeride işaret diliyle bana bir şeyler anlatmaya çalışıyorlardı. İşaret dili bilmediğimi anlatmaya çalıştım. Gülümsediler öpücük atıp el salladılar ve bana seni seviyorum işareti yaptılar. O ufaklıkları ne zaman görsem bana seni seviyorum işareti yapıp el salladılar. İşte o zaman İşaret dilinin güzelliğini gördüm. Bir seni seviyorum işareti bile çocukları ne kadar çok mutlu etmişti. Kendi gayretlerimle önce harfleri sonra bir kaç kelimeyi öğrendim. Belediyede çalışmaya başladığım zamanlarda diğer engel grubunda ki bireyler iyi kötü istek ve sıkıntılarını anlatabiliyordu. Fakat İşitme Engelli bireyler çok sıkıntı yaşıyordu, bu yüzden işaret dilinin bilmeyen biri için yabancı dilden farksız olduğunu ve öğrenilmesi gerektiğini fark ettim. Halk Eğitim bünyesinde Denizli İşitme Engelliler Derneğinde açılan kursa başladım ve her şey çok güzel gidiyordu ve açıkçası kursta çok eğleniyordum. Ve öğrenmemde biraz merakım ve yatkınlığım olduğu için kolay oluyordu. Ta ki kardeşim kaza yapana kadar, kardeşimin durumunda dolayı kendimi pek derslere veremiyordum, buna rağmen kursu bırakmadım elimden geleni yapmaya çalıştım. Tam puan alamasam da  iyi bir notla geçtim sınavdan ve belgemi aldım. Artık işitme engelliler ile daha kolay anlaşabiliyordum. Çoğu kez otobüste yada toplum içinde işitme engelli zannedildiğim oldu. Bir gün otobüsteyim kulaklıklarımı taktım müzik dinliyorum. İşitme engelli arkadaşın biri bindi otobüse beni görünce selam verdi. O otobüsün ön tarafında, ben arka taraftayım ikimiz işaret dili ile konuşuyoruz ve otobüstekiler hakkımızda konuşuyorlar, bende duyuyorum tabi ki ama onlara hiç tepki vermeden işitme engelli arkadaşa hem otobüste konuşulanları anlatıyorum, hemde sohbet etmeye devam ediyoruz. İnmek için ayağa kalktım pardon geçebilir miyim dedim. Herkes sanki işitme engelli biri mucize eseri konuşmuş gibi yüzüme tuhaf tuhaf baktılar. Bir yandan da konuşmadığımı düşündükleri için rahatça konuştukları için utandılar. Bu da onların ayıbı :) öyle ağzına geleni konuşursan işte böyle eşekten düşmüş karpuza çevirirler :) Engelli birini gördüğünüzde içinizden geçenleri gelişigüzel savurmayın ki ne onları üzün, nede sonradan siz utanın :) Bu yazının özü işaret dili güzel bir dil öğrenin :)

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı