27 Mayıs 2016 Cuma

Bajrangi Bhaijaan- Salman Khan

SALMAN KHAN FİLMİ :)

Dünya'da iyiliğin ve iyi insanların olduğunu anlatan güzel bir yapıt.
Kötülüğü yayınlamak kolay mühim olan iyiliği yayınlamaktır diyor filmde. Pakistan ve Hindistan birbirinden hiç hoşlanmayan iki ülke.
Film Pakistan'da küçük bir dağ köyünde ailesi ile yaşayan konuşma engelli bir kızı ailesi iyileşmesi için Hindistan'da bir Türbeye götürmesi ile başlıyor.
Pakistan'a dönüş yolunda tren arıza yapıyor gecenin bir yarısı ve herkes uyurken küçük kız çukurda gördüğü bir kuzuyu kurtarmak için trenden iniyor.
Kuzuyu çukurdan çıkarıyor fakat tren hareket ediyor.
Konuşma engelli olduğu için bağıramıyor yardım eden bulamıyor.
Hindistan'da yaşayan başarısız ama çok dürüst ve iyi kalpli bir adamın peşine takılıyor.
Çocuğun ailesini bulmak için elinden gelen her şeyi yapan bu uğurda şiddet gören başına bir çok bela gelen ama pes etmeyen adamın yaşadıkları anlatılıyor.
İçinizi ısıtacak göz yaşlarınıza hakim olamayacağınız güzel bir filmdir.
Defalarca sıkılmadan izleyebilirsiniz :)



Aşk Treni-Shahrukh Khan Filmi


Babası Mafya olan ve istemediği bir adam ile evlendirilmek istediği için köyden kaçan bir kız ve Dedesinin küllerini vasiyet ettiği nehire dökmek üzere yola çıkan bir adamın trende kesişen yolları sonucunda yaşadıkları maceranın anlatıldığı eğlenceli bir film. :)

İzlediğim Filmler ve Okuduğum Kitaplar :)

Yakın zamanda izlediğim filmleri ve okuduğum kitaplar hakkında yorumlarımı da yazacağım sizlere :) Şu sıralar Hint Dizi ve Filmlerine sarmış durumdayım :) neredeyse her gün bir Hint filmi izliyorum. Hint filmleri çok eğlenceli geliyor şarkıları dansları ve aşklarıyla :)

12 Mayıs 2016 Perşembe

Ne dilediğine dikkat etmek gerek

Neden hep insanlar diğer yarısını ararlar ki?
Sen yarım mısın ki diğer yarını arıyorsun?
Diğer yarımı arıyorum der, kendini yarım görürsen, hep hayatına yarım insanlar çağırırsın.
Ve sonra neden tam anlamıyla biri olmuyor, yarım yamalak insanlar beni buluyor diye şikayet edersiniz...
Bu satırları okumuştum Bülent Gardiyanoğlu'nun İki Tam Bir Tek isimli kitabında.
Aslında ne kadar da doğru evrene nasıl mesaj verirsen karşılığını da öyle veriyor sana.
Kimisi evrene mesaj olarak adlandırıyor bu yaklaşımı kimileri dua.
Aslında ikisi de aynı sadece isimleri farklı.
Ne dilediğimize dikkat etmeliyiz aslında.
Yarım yamalak yaşamamak için hep hayırlı olanı dilemeliyiz.
Emin olun hayırlı dilendiği zaman bizim için en iyi olanı Yaradan gönderecektir.


***Sevgilerimle***
***Kıymet***

Olmalı yoksa da bulmalı

Kitap okuyan insanlar olmalı hayatınızda okuduğunuz bir kitabı heyecanlı bir şekilde anlattığınızda sizi dinleyebilmeli...
Türkü sevmeli mesela bir türküyü mırıldandığın anda sana eşlik edebilmeli...
Bir şiir gelse aklına başlasan söylemeye o da devamını getirse...
Var mı böyle insanlar hayatınızda..?
Olmalı Yoksa biran evvel bulmalı...

**Kıymet**

Çocuk..



Çirkin bir çocuk gibiydi yüreği, kirliydi üstü başı, dağınıktı biraz da saçı...


**Kıymet**

Nacizane tavsiye...



Bir tavsiye dış görünüşe takılma hayat bazen karşına öyle birini çıkarır ki onca zaman hiç kimsede bulamadığını bulur hiç kimseden göremediğin sevgiyi görürsün. Öyle birini bulduğunda da bırakma. Bırakırsan yüreğin çok yanar söndüremezsin...


**Kıymet**
14.02.2016

Sıkıntı etme



Sıkıntı etme kaderinde kim varsa ayağına o gelecek. Kaderinde ki oysa muhakkak seni sevecek.

(Alıntıdır)

İlk sözcük

Çayın tadına bakmak gibidir insanı tanımak... Daha ilk sözcükleriyle anlarsın çiğ mi, demli mi? 

(Alıntıdır)

Bilmiyordu...

Uyumak bu kadar güzel ise kim bilir ölüm ne kadar güzeldir? dedi. Bilmiyordu ki ölüm giden için güzel kalan için zulümdü...

**Kıymet**

21.02.2016

Kararsızlık



Sussak gönül razı değil, konuşsak karşısı hazır değil...

**Kıymet**
21 Şubat 2016

Neden?



Hayalimdin, hayalim olarak kaldın dedi... Söylesene hayaller gerçek olmayacaksa neden hayatımızda yer etti...

**Kıymet**

Batar öyle bir batar ki...

Kaburgalarım batıyor ruhuma, bu beden dar geliyor bu ruha...

Arada ki farkı anlayana

Güzel bir kadını sevmek ile kadını güzel sevmek arasında büyük fark var.

Sevelim sevilelim, engel nedir bilmeyelim. Hadi hep birlikte yüreğimizde ki engelleri kaldıralım.


29 yıllık bir engellilik serüveni benimkisi. Doğuştan skolyozu olan dört kez büyük ameliyatlar geçirmiş fakat her seferinde yeniden eğrilmiş inatçı bir omurgaya sahibim. Hayatım boyunca engelsiz bir gün dahi yaşamadım. Engelsiz olmak, ağrı çekmemek, kısıtlanmamak nedir? Ben bunları bilmem pek… Hayata hep eğri baktım, düz dur dediklerinde içimden gülerek kör müsün duramıyorum dedim çoğu kez… Kendimle barışık bir hayat benimkisi, barışık olmamın nedeni de şükretmekten geliyor aslında. Hayatta yaşadığımız her şeyin bir sınav olduğunun bilincindeyim. Kimi sağlığıyla, kimi işiyle, kimi eşiyle, kimi çocuğuyla sınanıyor bu Dünya’da… Bazen bu barışıklığımdan dolayı şaka yaptığımda insanlar şaşkınlıktan şoka giriyorlar. Bir gün burnumda bir sıkıntıdan dolayı Doktora gittim. Doktor “burun kemiğinde eğrilik var” dediğinde “nerem doğru ki” dedim, kadının şaşkın bakışlarını hayatta unutamam mesela… Engelli denildiğinde Dünya’dan soyutlanan insanlar gözüyle bakıyorlar bizlere. Yanlışınız var aslında, bizlerde sizin gibi yaşıyoruz hem de tüm zorluklara, kısıtlanmalara rağmen yaşamaya çalışıyoruz. Bizleri çok fazla görmemenizin nedeni binaların ve yolların bizler için değil sizler için yapılmış olmasından kaynaklanıyor. Aileler engelli çocuklarını dışarıya çıkarmıyorlar diyorlar. Doğrudur, çünkü çıkarmak için binalarda asansör, rampa yok, kaldırımlar kırık dökük çukurlarla dolu, rampaların ve kaldırımların üzerinde bencil insanların arabaları park etmiş durumda… Hadi çıkardılar diyelim; bu kez de bedeni gelişmiş, fakat beyni kendini terk etmiş insanların sanki uzaydan gelmiş gibi gözlerini dikerek bakmaları, evine götür çocuğunu demeleri, engellilerin yanından çocuklarını kucaklayarak kaçırmaları, anneleri üzüyor ve çocukları daha fazla üzülmesin diye dışarıya çıkarmıyorlar. Engelli bir annenin, çocuğunu okula almaya gittiğinde çocuğunun “Anne beni okula almaya gelme arkadaşlarım alay ediyorlar üzülüyorum” demesi çok üzücüdür. Düşünsenize küçük bir çocuk annesi ile alay ediliyor diye üzülüyor. Her zaman engelliler değil, engellilerin aileleri de bu durumlardan etkileniyor. Ve en az onlarda engelliler kadar acı çekiyor, üzülüyorlar. Çocukken farklı şeyler yaşarsın, yetişkin olduğunda farklı şeyler. Çocukken seninle oynamayan, seni dışlayan, alay eden arkadaşların olur, büyürsün aşık olursun evlenmek istersin bu seferde engellisin diye seni istemeyen aileler olur… Kimse engelli ne düşünüyor, ne hissediyor diye düşünmüyor aslında… Engelliysen engelli ile arkadaş olmalısın, engelli ile evlenmelisin, çevrendekiler engelli olmalıdır. Böyle saçma bir düşünce olabilir mi? Engelli bireyin hayatını kiminle geçirmek istediğine ya da kimlerle arkadaşlık kurması gerektiğine siz karar veremezsiniz ki! Artık engelliler adına düşünmekten, konuşmaktan ve karar vermekten vazgeçin, onlara sorun ne istiyorlar diye. Kimin garantisi var ki bu hayatta? Hadi diyelim ki engelli olmayacaksın hiç, peki yaşlanmayacak mısın? O çok güvendiğin bacakların belirli bir yaştan sonra yeter artık seni taşıyamayacağım diyecek, önce yürüteçlerle yol alacaksın ilerisinde ise tekerlekli sandalyedesin işte… Ya da gözlerin hani şu küçücük iğne deliğinden ipliği rahatlıkla geçirdiğin gözlerin, onlarında belirli bir yaştan sonra feri sönecek ve eskisi kadar iyi göremeyecek… Ya da kulakların ufacık tıkırtıyı duyan keskin kulakların, belirli bir yaştan sonra işitme cihazına ihtiyaç duyacak… Yani hiçbir şeyin garantisi yok, senin sonunda engellilik aslında… Engelli olmak değildir sorun! Sorun; yürekte engelli olmaktır. Yüreğimizde ki engelleri aştığımız zaman tüm engelleri aşacağız. Bunun içinde canla başla savaşacağız. Hadi hep birlikte yüreğimizde ki engelleri kaldıralım. Sevgi ile aşılamayacak hiçbir engel yoktur. Sevelim sevilelim, engel nedir bilmeyelim.

Sevgilerimle
Kıymet

(Yazılarımın bana ait olduğu belirtilmeden paylaşılması YASAKTIR! Lütfen link ile paylaşınız)

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı